Esas | : 2022/8346 |
Karar | : 2024/9852 |
Tarih | : 01.10.2024 |
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/6486 E., 2019/5658 K.
SUÇ : Zincirleme olarak icrai davranışla görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükmün sanık tarafından temyizi üzerine yapılan ön incelemede;
07.2020 tarihli ve 31186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7249 sayılı Kanun'un 10. maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) 59. maddesine eklenen 5. fıkra ile avukatların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 286. maddesinin ikinci fıkrasının uygulanmayacağı hükmünün getirildiği ayrıca 7343 sayılı Kanun'un 15. maddesi ile 1136 sayılı Kanun'a eklenen ve 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren geçici 24. madde ile de anılan Kanun'un 59/5. maddesinin, bu tarihten itibaren 15 gün içinde talep etmek koşuluyla avukatların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince 15.07.2020 tarihinden önce verilmiş kesin nitelikteki kararları hakkında da uygulanmasına olanak sağlandığı, bu itibarla sanığın Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik incelemeye konu 03.12.2021 tarihli temyiz istemi 1136 sayılı Kanun'un geçici 24. maddesindeki 15 günlük süre içinde yapılmış talep olduğundan, esasın incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz edilebilir olduğu, temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteğinin süresinde yapıldığı, temyiz talebinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.02.2018 tarihli ve 2017/409 Esas, 2018/33 sayılı Kararı ile sanık hakkında zincirleme olarak basit zimmet ve resmi belgede sahtecilik suçlarından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 247/1, 43, 53/1-2-3; 204/1, 43, 53/1-2-3. maddeleri uyarınca yargılamasının yapılması ve delillerin takdiri için 1136 sayılı Kanun'un 59. maddesine göre son soruşturmanın İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesinde açılıp yapılmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.06.2019 tarihli ve 2018/187 Esas, 2019/282 sayılı Kararı ile sanık hakkında resmi belgede zincirleme sahtecilik suçundan, 5271 sayılı Kanun'un 223/2-a maddesi gereğince beraatine, zincirleme basit zimmet suçu yönünden ise değişen suç vasfına göre zincirleme icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 257/1 ile 43/1. maddeleri gereği cezalandırılmasına ve aynı Kanun'un 53. maddesi gereğince hak yoksunluklarına hükmedilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin, 11.09.2019 tarihli ve 2019/6486 Esas, 2019/5658 sayılı Kararı ile katılan vekili ve sanığın istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz istemi; katılanın taraf ve hak ehliyeti olmadığından aralarında geçerli bir vekalet ilişkisi bulunmadığına, görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşmadığına, eksik araştırma ve yetersiz incelemeyle verilen mahkumiyet kararının bozulmasına ilişkindir.
III. GEREKÇE
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinde İstanbul Barosunda kayıtlı avukat olan sanığın, katılan Gizli Bahçe Manzara Konakları Site Yöneticiliği vekili sıfatıyla takip ettiği birden çok hukuk davasının bir kısmında uzlaşma bedeli adı altında bir kısmında mahkeme masrafı avansı, tanık ücreti, bilirkişi ücreti, icra avansı, keşif bedeli, harç ve masraf avansı adı altında katılandan çeşitli miktarlarda toplam 53.877 TL para aldığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği ancak mahkeme dosyalarına bu ödemelerin yapılmadığının anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 250/2, 43. maddelerinde düzenlenen zincirleme olarak ikna suretiyle irtikap suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yüklenen suçu 5237 sayılı Kanun'un 53/1-(e) madde-fıkra ve bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanun'un 53/5. maddesi uyarınca, ayrıca, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden sadece avukatlık hak ve yetkilerinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi suretiyle sınırlı uygulama yapılması,
Hukuka aykırı görülmüştür.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dosya kapsamında tespit edilen diğer hususlar nazara alındığında, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302/2. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, aynı Kanun'un 307/5. maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına,
Dava dosyasının, bozma kararının içeriği de gözetilerek 5271 sayılı Kanun'un 304/2-(a) madde-fıkra ve bendi uyarınca İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
10.2024 tarihinde karar verildi.