Esas | : 2023/1806 |
Karar | : 2023/3693 |
Tarih | : 13.12.2023 |
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2010/505 E., 2016/401 K.
DAVA TARİHİ : 05.05.2003
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili ve bir kısım ihbar olunanlar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının dava dışı ... ile baba-oğul olduklarını, mülkiyeti kendisine ait olan dava konusu taşınmazda babası olan dava dışı ... ikamet etmekte olduğunu, dava dışı ... kendisi aleyhine habersiz şekilde ilamsız takip düzenlediğini ve usulsüz yapılan tebligat ile takibin kesinleştiğini, daha sonra dava konusu taşınmazın satışının yapılarak yine babası tarafından icra dosyasından satın alındığını ancak borçu bulunmadığı ve ayrıca tebligattan haberi olmaması nedeniyle İcra Mahkemesinde dava açtığını, davanın halen derdest olduğunu, satış işlemini yapan görevli icra müdürlüğünün görevini suistimal ettiğini ileri sürerek, 60.000,00 TL maddi tazminatın ihale tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, 03.09.2013 havale tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 89.817,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; ihale aşamasında yapılan tebligatın usulsüz olmadığını ayrıca usulsüz olsa bile bunun icra müdürü tarafından gözetilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Davanın açıldığı ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.06.2007 tarihli ve 2003/374 E., 2007/293 K. sayılı kararıyla; usulsüz yapılan ihalenin feshine ilişkin davanın kabulü sonucu davacının herhangi bir zararının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 01.07.2008 tarihli ve 2007/13801 E., 2008/9032 K. sayılı ilamıyla; her ne kadar usulsüz yapıldığı iddia edilen ihale davacı tarafından açılan dava sonucu feshedilmiş ise de, henüz bu ihaleye göre işlem ve devir gören tapu kaydının düzeltilmediği, bunun sağlanması için yine davacı tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/862 E. sayısı ile açılan yolsuz tescilin düzeltilmesi davasının sonuçlanmış olduğuna ilişkin dosyada bir delil bulunmadığı, davacı tarafın herhangi bir zarara uğrayıp uğramadığının bu yolsuz tescil davasının sonucuna göre belirleneceği, bu nedenle ilgili davanın bekletici mesele yapılarak kesinleşmesinin sağlanması ile bu dava sonucunda oluşacak yeni duruma göre işin esası değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı aleyhine dava dışı ... tarafından takip yapıldığı, tebligatın takip alacaklısı ... üvey kızına yapılarak takibin kesinleştiği ve neticede davacıya ait evin ihalesinin yapılarak Mehmet'e satıldığı ancak ihalenin İcra Tetkik Merci Hakimliği kararı ile feshedilerek kesinleştiği, ayrıca ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2007/190 E. sayılı dava dosyasında davacı lehine karar verildiği hususları nazara alınarak dosya üzerinde alınan bilirkişi raporuna göre davacının zararının tespit edildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile 89.817,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili ve bir kısım ihbar olunanlar tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Bakanlık vekili; mahkemenin görevli olmadığını, davanın idari yargıda açılması gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, tebligatı yapan memurun ve taşınmazı icra yolu ile devralan ... sorumlu tutulması gerektiğini, somut olayda icra memurunun kusurunun bulunmadığını, ayrıca davacının faiz talebi olmadığı halde faize hükmedilmiş olmasının da hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
Bir kısım ihbar olunan ... mirasçıları; mirası reddettiklerini, ayrıca mirasın açıkça borca batık olması nedeniyle resen mirası reddetmiş sayılmaları gerektiklerini, bu nedenle davaya dahil edilmelerinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 5 inci maddesi gereğince icra memurunun kusurundan kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İlgili Hukuk
2004 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi.
Değerlendirme
Hükmü temyiz etme hakkı, davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak, kendisine dava ihbar olunanların, davaya katılmadıkça kanun yollarına başvurma hakkı yoktur. Ancak Mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan davanın ihbar olunduğu kişiler hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir.
Somut olayda, davalı Bakanlığın talebiyle dava, takip alacaklısı ...'e ihbar edilmiş ancak ihbar olunan feri müdahale talebinde bulunmamıştır. Bu nedenle davada, davalı sıfatının Adalet Bakanlığına ait olduğu ve davada tek davalı bulunduğu, ... mirasçılarının ihbar olunan sıfatı dışında başkaca bir sıfatı bulunmadığı, Mahkemenin karar başlığında da bu kişilerin 'İhbar Olunanlar' sıfatıyla yer aldıkları, kaldı ki Mahkemece ihbar olunanların sorumluluğu bulunduğuna ilişkin bir gerekçeye yer verilmediği, davanın niteliği ve hükmün gerekçesinden, hükmün birinci fıkrasında yer verilen 'davalılardan' ifadesinin, 'davalı' yerine sehven yazıldığı ve bu hususun mahallinde her zaman düzeltilebilir nitelikte maddi hata olduğu, bu durumda ihbar olunanlar aleyhinde hüküm kurulmadığı ve hükmü temyiz etmekte hukuki yararları bulunmadıklarının anlaşılmasına göre, temyiz hakkı bulunmayan ihbar olunanların temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davalarının, ancak idare aleyhine açılabileceği ve bu davalara adliye mahkemelerinde bakılacağı, bu nedenle Mahkemenin görevli olduğunun, yine ihalenin feshi kararının 31.12.2004 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığının anlaşılmasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2004 sayılı Kanun’nun 5 inci maddesinde icra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davalarının İdare aleyhine açılabileceği ve İdarenin kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı olduğu düzenlenmiştir. Bu madde kapsamında icra görevlilerinin sorumluluğu için aranan koşullar; görevlilerin kusurlu hareket etmiş olmaları, hareketleri sonucu zarar vermiş olmaları ve zararla hareket arasında illiyet bağının bulunmasıdır.
Somut uyuşmazlıkta dava, 2004 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi uyarınca icra memurunun kusurlu eylemi nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkin olup, dava konusu usulsüz yapıldığı iddia edilen ihalenin, davacı tarafından açılan dava sonucu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve satış ilanının yanlış adreste bizzat takip alacaklısına tebliğ edilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle feshedilerek 31.12.2004 tarihinde kesinleştiği, bu nedenle icra memurunun tebligatın usulüne uygun olup olmadığını denetleme yükümlülüğü olduğu, gerek ödeme emrinin gerekse de satış ilanının tebliğinde gerekli dikkat ve özeni göstermeyen icra müdürünün kusurlu olduğu ve bu yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle davacının maddi zararının doğduğu, 2004 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi gereğince doğan zarardan davalının sorumlu olacağı, ne var ki her davanın açıldığı şart ve koşullarda değerlendirilmesi gerekeceğinden, davacının zararının, taşınmazın haksız olarak yapılan ihalesinin kesinleştiği, 22.03.2002 tarih ile dava tarihleri arasında hesaplanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile dava tarihi ile davacı adına tescilin yapıldığı 20.12.2012 tarihleri arasında oluşan zararın hesaplanarak sonuca gidilmesi doğru görülememiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
İhbar olunanların temyiz dilekçesinin REDDİNE,
Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davalı Bakanlık yararına BOZULMASINA,
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.